Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Arap ülkeleri ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleriyle zirveleri içeren Riyad’a inişinin sona ermesiyle birlikte yansımaları tartışılıyor. Suudi Krallığı’nın cömertçe karşıladığı ve ABD Başkanı Joe Biden’ın ev sahipliği yaptığı Generation and Road girişiminde Xi, Arap ülkeleri ile ortaklığını pekiştirecek yeni mekanlar kurmuş görünüyor. .
Çin-Arap ülkeleri tepesinin bir sonraki ayağının Pekin’de yapılmasına karar verilirken, ‘ Riyad açıklaması’ ‘Koleksiyon’ olarak anılan kapanış bildirisinde, farklı alanlarda işbirliğinin derinleştirilmesi ve stratejik ortaklığın güçlendirilmesi vurgusu yapıldı. Çinli lider ayrıca Riyad’da, özellikle ülkesinin değerli enerji tedarikçisi olan Suudi Arabistan ile çok sayıda anlaşma imzaladı.
Çin liderinin üç günlük Riyad ‘çıkışı’, Araplar ve KİK liderleriyle yaptığı zirveler ve Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya siyaset uzmanı Dr. Barış Adıbelli’nin vurguladığı ‘kader ortaklığı’ üzerine konuştuk.
“Her şeyden önce ortak bir kaderden bahsetti”
Dr. Barış Adıbelli’nin haberine göre Çinli lider, APEC zirvesinde verdiği ‘Asy-Pasifik kimsenin arka bahçesi olmayacak’ mesajının Ortadoğu versiyonunu Araplarla yaptığı görüşmede tekrarladı. Suudilerle 50 milyar dolarlık anlaşmalara dikkat çeken Adıbelli, Çin liderinin her şeyden önce ‘ortak kaderden bahsettiğine’ dikkat çekti:
“Suudi Arabistan ile 50 milyar dolarlık 35 anlaşma imzalandı. Buna kapsamlı bir stratejik ortaklık da dahil. Xi buraya hangi çevreden geldi? 20. Kongre’yi tamamladıktan sonra o dönemde hayatını kaybeden en büyük rakibinin cenazesi düzenlendi. Xi ‘Sıfır Kovid’ dedi Siyaseti nedeniyle büyük protesto gösterilerinin olduğu dönemde Çin’i terk edip Orta Doğu’ya geldi.İkinci Suudi Arabistan ziyareti.Suudi Arabistan’dan önce Çin’in Körfez ve Orta Doğu’ya yönelik değerli bir atılımı. Gelmeden önce G20 ve APEC zirvelerine katılmıştı.APEC’de “Asya Pasifik kimsenin arka bahçesi olmayacak” dedi.Şimdi de Suudi Arabistan’da Çin-Arap devletlerinin zirvesinde örnek bir mesaj verdi. Orada doğrudan değil dolaylı olarak “Ortadoğu kimsenin arka bahçesi olmayacak” Biden’ın son Suudi Arabistan ziyaretinde “ABD Ortadoğu’dan ayrılmayacak. Ortadoğu’yu Rusya ve Çin’e bırakmaz” dediği sırada İsrail’de Xi gelip anlaşmalar yaptı. Yi ile ayrı bir zirve yaptı. İlk Çin-Arap devletleri zirvesiydi. Bağımsız bir Filistin’e desteğini yineledi. Başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet, her şeyden önce ortak bir kaderden söz etti.”
“Arap dünyası zengin ve bu yeni dünyada yer almak istiyor”
Trump’la başlayan süreçte Arap dünyasının Batı ile bağlarında ‘erimeye’ başladığını belirten Adıbelli, yeni bir dünya kurulurken ve Asya kurulurken Arap dünyasının da bu yeni dünyada yer alma arzusuna değindi. 21. yüzyılda güçleniyor. Adıbelli’ye göre Çin için Arapların uluslararası siyasetteki gücü aşikarken, AB’de veto yetkisi bulunan Yunanistan kadar değeri yok:
“Trump ile birlikte Arap dünyasının Batı ile olan bağlarında da bir erime başladı. İbrahim anlaşmaları ile birlikte çok istekli bir şekilde imzalanmadığı kulise yansıdı. Ancak bunu ileriki arşiv belgelerinde daha net göreceğiz. Yani bir baskı, bir dayatma var. Trump’ın Suudi Arabistan’da “Bizsiz bir hafta tahta oturamazsınız” durumunda varlıklarını ABD’ye borçlu olduklarına dair imaları Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap dünyasını yeni arayışlara itti. 21. yüzyılda yeni bir dünya kuruluyor, daha güçlü bir Asya var. Arap dünyası zengin ve bu yeni dünyada yer almak istiyorlar. Çok fazla mana yüklememelisin. Çok kutupluluğun inşasına kadar mana yüklendi, o kadar da değil. Çin, Arap dünyasıyla çok kutuplu bir sistem kurmayacak. Çin’in Arap dünyasına iki yaklaşımı var. Bir enerji sağladığı yerdir, bu yüzden enerjiyi inançla tutması gerekir. İki yerde ticaret yaptığı bir pazar. Çin, Arap dünyasının uluslararası siyasetteki gücünü biliyor. Bir Yunanistan ile kıyasladığınızda Yunanistan kadar stratejik ve siyasi maliyeti yok. Yunanistan’ın AB’de en azından Çin lehine veto yetkisi var. Arap dünyasında böyle bir güç olmadığı için daha çok ticaret ve güç bağlamında görünüyor. Zati, Suudi Arabistan’a 4 milyar dolarlık silah sattı. Kasım ayında satış sözleşmesini yaptılar. Suudi Arabistan’ı silahlandırmak Suudi Arabistan balistik füzeleri teslim aldı. Amerikan istihbaratına göre Riyad yakınlarında bir balistik füze geliştiriyor. Amerika bunu olumlu görüyor. İran tehdidine karşı silahlanmış ve güçlendirilmiş bir Suudi Arabistan, ABD ve İsrail’e fayda sağlayacaktır. Ancak Çin, İran’a da silah satıyor. Bu açıdan bakıldığında ne Suudi Arabistan ne de İran, Çin için çok kutuplu bir sistem değil, silahlarını satabilecekleri pazarlar kuracaktır.”
“Çin’in kurtarıcı güç olarak yansıtıldığı bir durum var”
Çin’in bölgede ‘kurtarıcı güç’ olarak gösterildiğini ancak Pekin’in bölgeye ‘pazar’ olarak baktığını söyleyen Adıbelli, Çin’in Ortadoğu’daki asıl rakibinin ABD değil Rusya olduğunu iddia etti:
“Amerikalılar Patriot sistemlerini Ağustos ayında Suudi Arabistan’a verdiler. Çin’in bir kurtarıcı güç olarak yansıtıldığı bir durum var. Ama Çin bunu sadece bir pazar olarak görüyor. Ukrayna savaşı nedeniyle Rus-Çin çıkarlarına bakalım. Çin, Rusya’nın yanında fazla duramadı. Belli bir noktada durur, sonra söylemsel bir tavır alarak geri çekilir dedik. Bugün gelinen noktada savaşın bu döneminde Rusya, İran ile daha yakındır. Bir de klasik var. Çin burada Amerika’ya meydan okudu mu derseniz, Çin’in Ortadoğu’daki en büyük rakibi bana göre Amerika değil Rusya. Bu, 1960’tan beri üçüncü dünyanın liderliği için bir rekabet. Ukrayna nedeniyle, Putin’in şu anda oradaki tüm odağı Çin’in işine yaradı. Son dönemde Rusya’nın Ortadoğu’da aktif olduğu aşikar. Putin’in Arap başkentlerine ziyaretleri var. Ancak kriz nedeniyle Rusya’nın etkinliği azaldı. Çin bunu çok iyi değerlendirdi. Ortak paydadaki duruş temelde bire birdir. Arap dünyasında da aynı şey.”
‘Burada Arap dünyasında Çin’in kaybını kapatmak için hamleler görüyoruz’
Adıbelli’ye göre Suudilerin ŞİÖ ve BRICS’te yer alma ve bu yapıları genişletme arzusu varken, ABD artık ‘bekle-gör’ politikası izliyor. Adıbelli, Çin’in Araplarla birlikte pandemi ve yeni kapanmalar nedeniyle kaybettiklerini yeni ataklarla kazanmak istediğini ifade etti:
“ŞİÖ bu yıl Suudi Arabistan ile bir protokol imzaladı, sırada Mısır var. ABD Batı’yı dipten aldı, çok önemli bir yorum yapmadılar, bekleyip görme noktasındalar. Bu noktadan itibaren 21 ülke Arap zirvesine katıldı. Esas itibarıyla Körfez İşbirliği Kurulu’nda altı üye bulunmaktadır. ABD şimdi bunu bekle gör politikasıyla izliyor, bunun ne kadar tüketim olduğunu görmek için. Ancak Hindistan’ın burada bir sorunu var. Hindistan’ın Orta Doğu’da gelişen bağlantıları vardı, ancak son zamanlarda kutsal şeyleri hakkındaki düşünceler nedeniyle İslam’la bağları sarsıldı. Çin hızla boşluğu doldurdu. Ancak ŞİÖ’nün Hindistan ve Rusya’ya ihtiyacı var. Kararlar oy birliği ile alınır. Bundan dolayı Arap dünyasında, Suudi Arabistan’da, BAE’de, Katar’da, Mısır’da ve hatta İsrail’de -o da niyet ediyor- burada aslında kimin kime meydan okuduğundan çok, Çin’in yavaşlayan ekonomisini diriltmesi ve kaybettiğini anlatmaktır aslında. pandemi döneminde. Xi, yükü Çin nüfusu ve Arap dünyasının geri kalanı olan 2 milyarlık bir nüfustan bahsetti. Bu nedenle Arap dünyasında Çin’in kaybını örtmek için daha fazla saldırı görüyoruz.”
‘Suudi Arabistan’ın İsrail ile ilişkileri, İran’la ilişkileri açısından da ironik bir durum’
G20 zirvesi ile ABD-Çin ilişkileriArap tepelerinin ‘normalleşirken’ geldiğine dikkat çeken Adıbelli, İran’la ilgili denkleme ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra İsrail’le de iyi ilişkileri olan Pekin’in tavrının yansımalarına bakmak gerektiğini söyledi:
“G20’de yeni bir dönemin başladığına inanıyorum. Çin, ABD ile ilişkileri normale dönünce yine meydan okuyor ama seyahatin tamamında durum böyle değil. Ancak kesinlikle uluslararası sisteme yönelik unsurlar var ve bu da doğru. Çin ne diyor İran burada nasıl bir adım atacak merak ediyorum İronik olarak İran Suudi Arabistan Çin’in İsrail ile savunma alanındaki stratejik ilişkileri Bu bağlantı da bu kez İran ile ilişkilerinde ironik bir durum yaratıyor. ABD İran’a karşı Suudi Arabistan’ı güçlendirmek açısından soruna baktığı için bence pek tepki vermez ama kendi çıkarlarını mı yoksa İsrail’i mi tehdit eder bilemiyoruz ama İsrail çok yakından izliyor çünkü bu silahlanma Suudi Arabistan ileride aleyhine dönebilir.İsrail Arap dünyasındaki o potansiyeli hep görmüştür.Çin’in gerçekten böyle bir belada büyük bir tepe organize etmiş olması bence diplomasi açısından değerli bir gelişmedir. son dönemde y söz konusu. Türkiye için de çok değerli bir gelişme oldu.”